Toyota’nın ilk yakıt hücreli otomobili olarak karşımıza çıkan Mirai, yeni neslinde arkadan itişli, lüks ve büyük bir elektrikli sedan haline geldi. Yakıt hücreli ve elektrikli tanımı akılları biraz karıştırabileceği için bu noktaları biraz açmak daha iyi olur. Yakıt hücreli otomobiller aslında özlerinde elektrikli motorlara sahip taşıtlardır. Sahip oldukları elektrikli motorların ihtiyaç duyduğu enerji, yakıt hücrelerinde depolanan hidrojen ve oksijenin kimyasal tepkimesi sonucu ortaya çıkıyor. Bu reaksiyonun sonucunda çevreye sadece “Su” yani H2O salınır.

Mirai’ye dönecek olursak ilk neslinde Prius’un bir türevi gibi görünen kompakt bir sedan olarak tanıdığımız yakıt hücreli otomobil, ikinci neslinde her anlamda gelişmiş. Hem boyutları, hem tasarımı hem de arkadan itişli yapısıyla orta üst sınıfa yakışan bir model haline gelen yeni Toyota Mirai, geçtiğimiz yıl tanıtılan konsepte çok yakın bir görünüme sahip.

Sivri burnu, karakter sahibi farları ve abartılı denecek kadar büyük ön ızgarasıyla kendine has bir yüzü olan yeni Mirai, arka çapraz tasarımıyla Audi A7 Sportback tarzını hatırlatıyor. Lexus LS ve Toyota Crown gibi iki üst sınıf otomobilin altyapısının kullanıldığı hidrojenli Toyota’nın kokpiti sürücü odaklı tasarlanmış.

182 HP güç ve 300 Nm tork değerleri sunan elektrikli motorla birlikte otomobilin ulaşabildiği maksimum hız 175 km/s. Aracın zeminindeki hidrojen tanklarıyla birlikte ön ve arka akslar arasınd eşit bir ağırlık dağılımından bahsedilirken otomobilin menzilinin de birinci nesille karşılaştırıldığında yaklaşık yüzde 30 artışla 650 km seviyesine çıktığı söyleniyor.